Bahçeli’nin Suriye Açıklamaları ve Mezhep Provokasyonları

Bahçeli’nin Açıklamaları

Bahçeli’nin açıklaması şu şekilde:

6 Mart 2025 itibarıyla, özellikle Suriye’nin Lazkiye ve Tartus kentlerinde başlayan silahlı çatışmalar, Hama, Humus ve Dera gibi diğer şehirlere de sıçrayarak, komşu coğrafyaların huzurunu tehdit etmektedir. Bu durum, ülkemizin iç asayiş ve barış ortamını da ciddi bir şekilde tehlikeye atmaktadır. Dışarıdan yönlendirildiğine dair kuşkusuz etnik ve mezhepsel çatışmalar, korkutucu senaryoların hayata geçirilmesine yol açmıştır.

Suriye’nin yeniden doğuşuna direnen ve bu durumu engellemeyi hedefleyen bölgesel ve küresel antagonizmalar, kaos üretmeye başlamıştır. Suriye’de suların durulmuş gibi görünmesine rağmen, dip dalgalar halindeki kriz ortamının sona erdiğini söylemek için henüz erken olduğunu belirtmek gerekir. Mezhep çatışmalarını kışkırtan ve bu yolla Suriye’yi karanlığa sürükleyerek bölge ülkelerini köşeye sıkıştırmayı hedefleyen tehlikeli bir plan dikkat çekmektedir.

Baas kalıntılarının kukla gibi kullanıldığı, yabancı istihbaratların sahada aktif olduğu ve Siyonist güçlerin devrede olduğu bu karanlık tablo, tüm vahametiyle gözler önündedir. Bu bağlamda, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Baas zihniyetinin tetikçisi gibi hareket ederek Alevi toplumu üzerinden bir istismar kampanyası yürütmesi, hastalıklı ve düşmanca bir politikanın yeni bir yansımasıdır.

CHP’nin mezhep provokasyonu, sadece Türkiye’ye değil, İslam toplumlarına ve bölgesel denge ve dinamiklere yönelik en büyük kötülüklerden biridir. CHP’nin Baas artığı gibi konumlanması, tehlikeli bir kırılma noktasıdır. Alevi kardeşlerimiz, milletimizin ve İslam aleminin ayrılmaz bir parçasıdır. Bizim için Alevi ile Sünni arasında uçurum açmaya çalışanlar, din, millet ve toplum düşmanlarıdır.

Alevi ve Sünni kardeşlerimiz, bu ölümcül oyunlara asla aldanmayacaklardır. CHP’nin izlediği yol, doğru bir yol değildir. CHP’li yöneticilerin açıklamaları, fitne ve bölünmelere kapı aralamaktan başka bir anlam taşımamaktadır. Siyasi mezhepçilik ve etnik ayrımcılık peşinde koşanlar, insanlık suçu işlemekte ve hukukun üstünlüğüne aykırı eylemlerde bulunmaktadır.

DEM Parti’nin de bu gelişmelere karşı tutumunu netleştirmesi önemlidir. CHP veya diğer partilerle olan ilişkilerinde, etnik ve mezhepsel hassasiyetleri zedeleyici adımlar atılmamalıdır. PKK’nın kurucu önderi tarafından hazırlanan çağrının gerekliliğini mi yerine getirecekler, yoksa Türkiye’nin iç kargaşa ve karışıklığa sürüklenmesini hedefleyen çürümüş siyasi zihniyetlere mi aracılık yapacaklar? DEM Parti’nin bu çerçevede kararını belirlemesi acil bir ihtiyaçtır.

Türkiye, terörü millet ve devlet hayatından çıkarmanın eşiğindeyken, etnik ve mezhepsel çatışmaları siyasi araç olarak kullanan fırsatçı siyasetçiler ne Allah tarafından affedilecek ne de Türk milleti tarafından hoşgörüyle karşılanacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi, mevcut belalardan kurtulma mücadelesi verirken, diğer ve daha büyük sorunların ortaya çıkmasından endişe duymaktadır. Tüm siyasi partileri ahlaka, duyarlılığa, milli değerlere ve sorumluluğa davet etmektedir.

Unutulmamalıdır ki, ateşe dökülen benzin, ilk dökeni yakacak; rüzgardan medet umanların çatısı önce uçacaktır.