AVRUPA AFERİN DİYECEK ÖYLE Mİ?
Bazen diyorum ki ülke olarak hep aynı kişilere mi mahkûmuz? Ya da, kim gelirse gelsin bozmayacak, bozulmayacak düzenli sistemimiz olmayacak mı? Yok mu başka alternatif? Hep böylesi kısır döngülerle mi idare edilecek bu ülke? Eli yüzü düzgün bir iktidarımız, muhalefetimiz olmayacak mı? İktidar yaptıklarını konuşurken, ayırmayacak, ayrıştırmayacak, kucaklayacak, birleştirecek, hakaret etmeden, karşıdakini küçük düşürmeden yanlışını söyleyecek, olmayacak mı bunlar? Ya muhalefet? “Şöyle alternatifiz biz iktidara, bizimde bu ülkenin geleceğine dair kaygılarımız var, bizde yetkiniz, yönetme gücümüz var, bak şöyle devasa projelerimiz var, şunlar, şunlar…” demeyecek mi? Yok maalesef, bu gidişle ne iktidar ne de muhalefette özlediğimiz sahneler olmayacak gibi.
Osmanlının son dönemlerinde idarede çalışacak yetenekli yöneticiler olmadığından ülke bu konuda çok sıkıntı çekmiş bu kıtlığın adını da Kaht-ı Rical olarak adlandırmışlar. İkiyüz yıllık geçmişi olan bu terimi günümüz diline adam yokluğu olarak çevirebiliriz. Yok maalesef, arada bir çıkıyor ama kaynak kıt, öyle olunca var olana sımsıkı sarılmak zorunda kalıyoruz. Yoksa alternatif diye sunulanlara baktığımızda neredeyse düşmanla yatıp kalkacak, milleti onlara teslim edecekler. Acı bir durum ama gerçeği de böyle. Daha dün yaşandı böylesi bir durum ve kullanılan sözleri duyduğumda kanım kurudu desem yeridir. Çocuk değilsin, ağzınızdan çıkanı kulağın duymuyor mu? Siyasete yeni de atılmış değilsin, geçmişte şimdi rakip olduğun partide üst düzey görevlere gelmişsin, hangi lafın ne manaya geldiğini bilmen gerekirken “Avrupa görecek, aferin Türkiye’ye diyecek” demek nasıl bir ifade, anlamak zor gerçekten. Ali Babacan’dan bahsediyorum Deva Partisi Genel Başkanı, katıldığı bir canlı yayında, Altılı Masa’nın ‘Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ için heyecanlı bir şekilde konuşurken bu boş kelamı sarf ettiğinde hem mutabakat metninden hem de aferin sözünden ülkesini ve milletini seven biri olarak midem bulandı, iğrendim, tiksindim.
Adam gibi adamlardan hiç mi ders almazsınız, eskilerden bir hayli örnek var ama daha yakın zamanda yaşayan değerlerimiz hiç mi örnek alınmaz? Hemşerim olmasıyla gurur duyduğum rahmetli büyüğüm Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatı size hiç mi örnek olmaz? O ki hem de suçsuz yere 12 Eylül 1980 darbe döneminde çoğu hücrede geçen 7,5 yıl yattığı cezaevinde ağır işkenceler görmüşken, bu kadar uzun süre ağır işkenceler gördükten sonra neredeyse pardon denilerek salıverilmiş olmasına rağmen, Avrupa’dan gelen heyetlerin ‘şikayetleriniz var mı, nelerdir, raporumuzda yer verelim’ demelerine karşın, “Bu bizim iç meselemizdir, ben ülkemi size asla şikayet etmem” diyerek onları geri çevirmesi size hiç mi anlamlı gelmiyor?
Milli Görüşçü bir ekolden gelen bu zat bu ekolün efsane lideri rahmetli Prof. Dr. Necmeddin Erbakan hocamızın hayatını ve batıyla olan mücadelesini nasıl unutur? Meclis Kürsüsünden konuşurken “Biz tarihin en şerefli milletiyiz. ABD veya Avrupa da kim oluyor?” sözlerini nasıl hatırlamaz? Avrupa kim ki, Rusya, ABD, Çin ve başka milletler kim oluyorlar ki? Biz neyiz, müstemleke mi, geri zekâlı mı, ezik mi, zavallı mı neyiz biz? Değiliz tabii ki, çok şükür. Uluslar arası ilişkilerde dostluklar değil, çıkarlar ön planda olurken Avrupa’nın veya başka bir gücün bize aferin demesi senin hiç zoruna gitmez mi? Bu milletimiz için bir zûl değil de nedir?
Senin ve seninle birlikte harekete edenlerin bu saatten sonra yanlış anlaşıldık, denilmek istenilen o değildi, sözlerimiz çarpıtıldı gibi kıvırmalarınız karşılık bulmayacaktır. Beni derinden etkileyen bu düşük sözlerden dolayı söyleyeni kınıyor ve reddediyorum. Zor zamanlardan geçerken, devletine, milletine, milli değerlerine sahip çıkan, varlıklarıyla, duruşlarıyla, önderlikleriyle gurur duyacağımız adam gibi adamlarımızın sayılarının artması temennisiyle son sözüm sözde lidere “Avrupa’n batsın senin” olsun.