TUTTURMUŞLAR EYT

“Tutturmuşlar EYT. Niçin erken emeklilik? Bırakalım ne zaman emekli olması gerekiyorsa o zaman olsun. İskandinav ülkelerinin hepsi erken emeklilik sistemiyle battı. Herkes vaktinde emekli olmalı. Seçim kaybetsek de yokum. Bütün dünya bizim sistemimizi kendine uygulamaya çalışıyor bizdeki bazı köhne kişiler sistemi çökertmek için koşuyor”.

2019 yılı Kasım ayı sonunda Cumhurbaşkanımız böyle demişti. Şimdi 2022 yılının son günlerinde olumlu giden hangi ekonomik gelişmelerimiz oldu da EYT kabul edildi ve 2.5 milyonu geçkin sigortalı erken emekli oluyor? Emekli sayımız 17 milyonu geçecek, 25 milyon çalışan sigortalısı olan sistem bu kadar emekliyi besleyebilecek mi? İskandinav ülkelerinin emeklilik sistemini çökerten şeyin biz nasıl üstesinden geleceğiz? Meçhul.

Ülkemizde inanılmaz bir gündem enflasyonu var, derdimize derman olmayacak boş konular, biri başlıyor diğeri bitiyor. İnsanların kahir ekseriyeti yapmaları gereken çok çalışma amelesini bırakmış, çalışmadan nasıl geçinirim onun arayışına düşmüş durumda. Her yılın son üç ayı bilinçli olarak kim ne kadar alacak, kimin maaşına ne kadar zam yapılacak, asgari ücret ne kadar olacak, herkes buraya odaklanmış oluyor. Çalışıp kazanalım derdine düşen çok az. Hayat pahalılığı almış başını gidiyor, paranın değeri sürekli eriyor, zorunlu ihtiyaç madde fiyatları neredeyse üç misli artmış, her şey altüst olmuş kimsenin umurunda değil. Hükümet de yaklaşan seçimler nedeniyle olmayan kaynaktan bol kepçe dağıtmaya devam ediyor. Bu gidiş hayra alamet değil.

Özel sektörün teşvik edileceği, kamu çalışma hayatının cazibesini yitireceği her yıl milyonlarca yeni istihdam alanları oluşturulacağı vaatlerinden sonra gelinen bu nokta çok üzücü. Herkes avanta peşinde, üretmeden, yorulmadan kazanma peşinde, hak etmediğimiz bir lüksün hayali içinde yaşıyoruz. Kendi ayağımıza kurşun sıkıyoruz farkında değiliz. İktidara gelmek ya da iktidarda kalmak için verilen vaatler ve oluşturulan beklentiler halkı tembelliğe ve bedavacılığa alıştırıyor, verilenler belli bir zaman sonra tatmin edicilikten çıkıyor, daha fazla istenmeye başlıyor. Ülkemizin geleceği için çok kaygılı bir durum.

Seçime gidiyoruz, daha ikinci bir cumhurbaşkanı adayımız yok henüz. Muhalefetin bu kadar zayıf olduğu veya zayıf bırakıldığı bir dönemden geçiyoruz. Yirmi yıldır adalet ve kalkınmaya sevdalı olduğumuz için sürekli desteklediğimiz partinin nasıl eridiğini ve başlangıçta beyan ettiği programlardan, beyannamelerden nasıl tavizler verdiğini üzülerek izliyorum. Bu başlıkların bizi nasıl heyecanlandırdığını ve umutlandırdığını gayet iyi biliyorum. “güçlü demokrasi”, “insan ve toplum”, “istikrarlı ve güçlü ekonomi”, “stratejik sektörler ve yenilikçi üretim”, “çevre şehircilik ve yerel yönetimler”, “gelecek vizyonu”, “her şey Türkiye için”, “güven ve istikrar içerisinde, durmak yok, yola devam”, “Türkiye hazır, hedef 2023”, “yeni Türkiye yolunda daima adalet, daime kalkınma” “Güçlü Meclis, Güçlü Hükümet, Güçlü Türkiye” “demokratikleşme”, “güçlü siyaset kurumu”, “güçlü sivil toplum” ve “yeni anayasa” vaatleriyle yirmi yıldır iktidarda olan Ak Parti karşısında bu vaatlerin hangisini yaptınız diye sorgulamayan, biz daha iyisini yaparız diyemeyen, politika geliştiremeyen, acil eylem planı oluşturamayan gelişmemiş, cüce kalmış muhalefete acıyorum.

İktidarı, muhalefeti, ülkemin tüm insanları bilmeli ki popülist uygulamalar bizi batıracak. Oturmuş bir düzenimizin olması arzusuyla, 2023 yılının ülkemize insanlık alemine hayırlar getirmesini temenni ediyorum.