2 TEMMUZ 93 ACININ TARİFi GÜÇ
2 Temmuz 1993 tarihi Sivas’ımız ve ülkemiz için kara bir leke, etkisi uzun yıllar sürecek unutulmaz bir tarihtir. O sene ülkemizde istenmeyen olayların fitili ateşlenmeye başlamıştı. Cumhurbaşkanı Özal’ın 17 Nisan’da şüpheli ölümünden sonra 2 Temmuz 1993’te bu kez Maraş, Çorum olaylarının yeni bir uygulaması sahneye konuldu. Sivas’ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri şer odakları için biçilmiş kaftandı. O tarihlerde tüm dünyada kavgaya sebep olan Şeytan Ayetleri isimli İslam dinine ve peygamberlere hakaret içerikli kitabı Türkçeye çevirerek Aydınlık adındaki gazetesinde yayınlayan Aziz Nesin, Sivas’taki etkinliğe, aşırı tepkilere rağmen katılacağını söyledi. Mahkeme, “Toplumu provoke ediyor” gerekçesi ile İslam’a hakaret içerikli kitabın yayınlanmasına yasak getirmesine rağmen, Aziz Nesin “Ben mahkemeyi dinlemiyorum. çeviriyi yayınlamaya devam edeceğim” açıklaması yaptı.
Bu tartışmalar sürerken, Sivas’a gelen Aziz Nesin halkı provoke edici konuşmalarını Sivas’ta da devam ettirdi. Halkın tepkisine rağmen, etkinliğin organizatörlerinin inatla, gereksiz sürtüşmelerle çaktıkları kıvılcım, telafisi mümkün olmayan üzücü sonuçlara sebep oldu.
Program için Sivas’a gelen ve Madımak Oteli’nde kalan çoğu masum sanatçının, ne için geldiği bilinmeyen yabancıların kaldıkları otel önünde süren kontrolsüz protestolar, bir provokatörün ortaya çıkması ile boyut değiştirdi. Otelin perdeleri güvenlik güçlerinin gözü önünde provokatör tarafından yakıldı ve yangın otele sıçradı. Aziz Nesin’in kurtulduğu otelden, çıkamayan 33 kişi dumandan boğularak öldü. “Diri diri yakıldı”söylemi bu ülkenin huzurunu istemeyen odaklarca bile bile uydurulan bir propagandadan başka bir şey değildir.
Aradan bu kadar yıl geçmesine rağmen yapılan yargılamalardan olayın tamamı aydınlatılamamış, zamanaşımından dolayı tarihin tozlu raflarına kaldırılmıştır. Olan o kadar masuma ve Sivas’a olmuştur. O gün bu gün Madımak olayı bazı kesimler tarafından ülkemizdeki hakim iktidarlara karşı adeta koçbaşı olarak kullanılmakta ve birçok odak Madımak ateşine hala körükle gitmekte. Yaşanan bu acı ve elim olayın sonrasında şehirden göç, kaçış daha da hızlandı, Sivas’ın üzerine neredeyse ölü toprağı serpilmiş oldu.
Sivas’ın yaşadığı travmayı, yazılarıyla en iyi arkadaşım Haydar Mermer ifade etmiştir.
“Her 2 Temmuzda bir sancı tutar Sivas’ımı..
29 senedir geçmeyen bir sancı.
Hem mağdur, hem mazlum hem de maznun olmanın sancısı.
Haklıyken haksız, masum iken mahkum edilmenin acısı.
Hakkını, gür sesiyle haykırmak yerine, fısıldamaya bile mecal bulamamanın ızdırabıdır bu.
Her iki Temmuzda birleri gelir Sivas’a.
Bizden gibi olan ama bize de benzemeyen.
Bizim lisanımızdan ama başka dilden konuşan.
Ağızları küfür,
Yürekleri nefret,
Gözleri ifrit…
Sokaklarımı işgal, yollarımı gasp ederler.
Bağırır, böğürür, nara atar meydan okuyup tehdit ederler.
Bastıkları yerde ot bitmeyen bu güruh, bir yıl biriktirdikleri kinlerini bir günde boşaltırlar şehrin üstüne üstüne.
Susar Sivas’ım;
vakarından susar
Onurundan susar
Edebinden susar.
Susar;
susar ama… ( H.M.)”